Değerli konut vergisi

DEĞERLİ KONUT VERGİSİNDE TURPUN BÜYÜĞÜ HEYBEDE!

 

Zenginin Derdi Beni mi Gerdi?

Değerli konut vergisi ile ilgili hukuksuzluklara temas ettiğimde bazı eleştiriler alıyorum. “Bırak 5 milyonun üzerinde evi olan ödesin.”,  “Vergi tavana yayılıyor kötü mü?“, “Zenginin derdi seni mi gerdi?”

Hatta şaka yollu biraz ileri gidip:  “Hocam yoksa senin de mi villaların var?” diye takılanlar bile oluyor.

Öncelikle söyleyeyim, benim değil lüks konutum şöyle 2+1 bir konutum bile yok. Orta standartta bir dairede kirada oturuyorum. Bu nedenle söylediklerimin ve söyleyeceklerimin kendimle ilgisi yok.

Konu, bazılarına ters de gelse, doğru bildiğinizi söylemekle ilgili.

Değerli konut vergisi vergi tekniği açısından da, uygulama açısından da sıkıntılı bir düzenleme. Gördüğümüz eksiklik, aksaklıkları söylemek, bazılarının hoşuna gitmeme ihtimalini görsek de, entelektüel dürüstlüğün bir gereği.

Düzenleme Teknik Açıdan Sıkıntılı

Her şeyden önce değerli veya lüks konut vergisinde dilim usulü değil, sınıf usulü bir tarife belirlenmiş. Konuyu küçük bir örnekle açıklamak daha aydınlatıcı olacaktır.

Konutun değeri 7 milyon 490 bin TL olsun. Ödenecek vergi: 22.740 TL

Konutun değeri 7 milyon 501 bin TL olsun. Ödenecek vergi: 45.006 TL.

Dolayısıyla vergi öncesi değeri diğer konuttan daha yüksek olan bir konutun vergi tekniğindeki yanlışlık dolayısıyla vergi sonrası değeri daha düşük hale gelmektedir.

Vergi tarifesinin gelir vergisinde olduğu gibi dilim usulü ile yapılması gerekir. Böyle bir hukuksuzluğu, vergiyi ödeyenin varsıllığı nedeniyle dile getirmemek hakkaniyete uymaz.

Düzenleme Tam Bir Servet Vergisi Olmaktan Uzak.

Düzenleme serveti olanı değil, konutu esas alarak yapılmış. Daha açık bir anlatımla 6 milyon liralık bir konuta miras yoluyla 10 kişinin hisseli olduğu bir durumda hissedarların hepsi lüks konut vergisinin mükellefi olurken, 4 milyon liralık 10 tane konuta sahip kişi için böyle bir vergi söz konusu olmayacaktır. Garip bir durum. Savunulması güç.

Değerleme Usul ve Süreci Sıkıntılı

Vergilemede gerçek durum esastır. Değerli konut vergilemesinin nirengi noktasını “değerleme” oluşturur.

Kanun 7 Aralıkta yürürlüğe giriyor, muttali olduğumuz mükelleflere tebliğ yazıları 10 Aralık, 12 Aralık 2019 tarihlerini taşıyor. İdare 3 gün içinde yüzbinlerce konutu değerlemiş, bunları tebliğe çıkarmaya hazır hale getirmiş. İnandırıcı mı, gerçekçi mi?

Değerlemeler buram buram özensizlik, masa başında oluşturulmuş listeler kokuyor. Vergileme ciddi iştir. Kılı kırk yarmayı gerektirir. Vergiyi ödeyecek olanın kimliği ve varlığından bağımsız bir şekilde doğru ve gerçekçi vergi uygulanmasını talep etmek gerekir. Yoksa her ortamda bunu savunma hakkınızı kaybedersiniz.

Ayrıca, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü ilgililere bir sayfa yazı ile konutunuzun değeri şu kadar diye yazı gönderiyor. Ekinde bu hesap neye göre, hangi gerekçelerle nasıl yapılmıştır? sorularını içeren bir “Değerleme raporu” yok. “Ben yaptım, ben hesapladım oldu.” diyor. Yazı ekinde olmayan raporun gerçekte de hiç olmadığını düşünüyorum.

15 gün içinde itiraz etmezseniz konutun değeri kesinleşiyor. İtiraz ettiniz idare tekrar değerlendiriyor. Bu değerlendirme kesin. Bu usul kabul edilir değil. Daha önce benzer süreçler yaşandı. Hukuk sistemi sürekli geriye götürülmemeli.

Yarın es kaza, düşük bedelli evi lüks olarak nitelenip itiraz sürelerini geçirenler yanacak. Bunun zengin, fakirle ilgilisi yok. Hukukla, adam gibi vergileme ile ilgilisi var. Bizim de savunduğumuz ve eleştirdiğimiz hususlar bunlar. Yoksa zenginin derdi bizi germiyor.

Düzenlemeyi Hazırlayanlar Muafiyet ve İstisna Arasındaki Farktan dahi Habersiz.

Muafiyet ve istisna kavramları bırakın vergiye giriş, maliyeye giriş dersi almış olanların bile malumudur.

Giriş seviyesinde dahi maliye dersi almış arkadaşlar için sadece ilgili düzenlemeyi aşağıda aktarmakla yetiniyorum:

“Muaflıklar:
MADDE 46- Aşağıda yazılı mesken nitelikli taşınmazlar, değerli konut vergisinden muaftır:

…”

Bu denli özensiz bir düzenlemeyi eleştirmek hakkımız.

Turpun Büyüğü Heybede!

Konutunuza ilişkin olarak toplu şekilde, masa başında, hiçbir somut veri ve bilgiye dayanmadan yapılan bir değerleme ile değerli konut vergisi mükellefi oldunuz diyelim. 15 günlük sürede de itiraz etmediniz ve konutunuzun değeri kesinleşti. Bu durum sadece değerli konut vergisi olarak size dönmeyecek.

  • Emlak vergisi matrahı,
  • Alım satıma konu olursa tapu harcı matrahı,,
  • Değer artış kazancı hesabı

gibi farklı yönleri ile de verginin muhataplarını etkileyecek.

Bu nedenle pek çok kişi için değerli konut vergisi konunun sadece bir parçasını ifade ediyor.

Ayrıca, değerli konut vergisinin dizaynı da ilgi çekici. Değerli Konut vergisini konusunu düzenleyen madde aynen şöyle:

“Konu:
MADDE 42- Türkiye sınırları içinde bulunan mesken nitelikli taşınmazlardan bina vergi değeri veya Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce belirlenen değeri 5.000.000 Türk lirası ve üzerinde olanlar değerli konut vergisine tabidir.”

Hazine, baktı bu değerli konut vergisi verimli bir vergi. Torba Kanunlardan birinde bir ibare değişikliği ile “5.000.000” ibaresi “1.000.000” olarak değiştirilmiştir dediğinde Türkiye’de pek çok konut verginin kapsamına girebilecek. O zaman kolay gelsin.

Vergi İdaresi Dimyata Pirince Giderken Evdeki Bulgurdan da Olabilir.

Bütçe açık rakamları ortada. Hazine yeni vergi kalemlerini arka arkaya hayata geçiriyor. Aylar öncesinden “Nur topu gibi vergilere hazır olun! diye uyarmıştık.

Yeni vergiler geliyor ancak vergilemede “verimlilik” ilkesi göz ardı ediyor. Hayata geçirilen bir vergi ne kadar verimlidir? Bu vergiyi toplamak için ne kadar harcama yaparım? Etki ve sonuçları ne olur? değerlendirmesini içeren bir “Düzenleyici etki analizi” yapılmıyor.

Değerli konut vergisinde, vergi tekniğine, anayasaya aykırı pek çok husus ile değerlemedeki özensizlik nedeniyle pek çok kişi yargının yolunun tutacak. İdare önemli ölçüde dava yükü ile karşı karşıya kalacak. Kaybedilen her dava idareye vekalet ücreti gideri olarak dönecek. Dava süreçleri için katlanılan  diğer maliyetler de cabası.

Doğru vergileme, ülkenin hukuki gelişmişliğinin aynası. Bu nedenle yanlış olduğunu düşündüğümüz vergilemeyi, verginin muhatabı kim olursa olsun söylemek borcumuz. 

20.12.2019

Dr. Ozan BİNGÖL

Başkent Üniversitesi Öğr. Gör.

NOT: Tüm hakları yazarına aittir. Yazar adı ve vergiyedair.com sitesindeki aktif linki belirtilerek kısmi alıntı yapılabilir. Yazardan izin alınmaksızın aynen yayımlanamaz veya farklı şekillerde kullanılamaz.  Aksi davranışlar için gerekli hukuki süreç başlatılır.

2 replies »

Yorum bırakın