GERİ KAZANIM KATILIM MPAYI

25 KURUŞLUK POŞETTEN ÇIKAN VERGİ DERSLERİ

Çevre Kanununa 2018 yılında eklenen Ek Madde 13 ile taşıma amaçlı kullanılan plastik alışveriş poşetlerinin ücretlendirilmesine ilişkin düzenleme yapıldı. 01 Ocak 2019 tarihinden itibaren ise marketlerde ücretli poşet uygulaması ile tanıştık.

Düzenleme ile birlikte poşetler ücretli olacak ve bu ücretin 15 kuruşu “Geri Kazanım Katılım Payı” adı altında Çevre ve Şehircilik Bakanlığına aktarılmaya başlandı. Poşet üzerinden alınan “Geri Kazanım Katılım Payı” kamuoyunda “Poşet Vergisi” olarak adlandırıldı. Son üç yılda poşet ücreti ve bu ücret içindeki verginin gelişimi aşağıdaki şekilde gerçekleşti:

  • 2019 Yılı Poşet Ücreti 25 Kuruş Poşet Vergisi 15 Kuruş,
  • 2020 Yılı Poşet Ücreti 25 Kuruş Poşet Vergisi 18 Kuruş,
  • 2021 Yılı Poşet Ücreti 25 Kuruş Poşet Vergisi 19 Kuruş.

Poşet bedelinin %18 KDV’ye tabi olduğunu da hatırlatalım. Bu durumda örneğin 2021 yılında bir adet poşet aldığınızda aynı zamanda Geri Kazanım Katılım Payı için bir de KDV ödemiş olursunuz. Türk Vergi Sisteminin icadı olan verginin vergisi uygulamaya girer.

Yukarıdaki fişe göre 25 kuruşluk poşet için %18 KDV oranı üzerinden 4 kuruş KDV tutarı yer almaktadır. Fişte “1 Kuruşun” altındaki tutarlara ilişkin yuvarlama uygulaması nedeniyle burada 4 kuruş olarak gözüken KDV aslında yazarkasa hafızasında 3,8125 kuruş olarak yer alır. Dolayısıyla 19 kuruş Geri Kazanım Katılım Payı ve 3,8125 Kuruş KDV’yi poşetin satış fiyatı olan 25 kuruştan çıkardığımızda markete poşet karşılığı kalan tutar 2,1875 kuruş olmaktadır. Bu bedel büyük ihtimalle poşetin bedelinden daha yüksektir.

Amaç, poşetin ücretli hale getirilmesi yoluyla daha az plastik poşet tüketimini sağlamak idi. Bu yönü ile çevreci bir uygulama idi. Ancak vatandaşlardan çok büyük tepki geldi. Poşet için verilen paraların hesabı sorulmaya, para ile aldığı poşette neden ilgili marketin reklamının bulunduğuna kadar soru ve tepkiler uzadı.

Bir yılda ödediğimiz yüzmilyarlarca vergiye göstermediğimiz tepkiyi 25 kuruşluk poşete toplumsal ve kitlesel bir şekilde göstermiştik. Hatta bu garip durumu bir twit ile aşağıdaki şekilde paylaşmış idim.

Türkiye’de dolaylı vergi ağırlıklı vergi yapısı nedeniyle Türk Vergi Sistemi anestezik yapıya sahiptir. Malın içine gömülü vergiler, kaynakta kesilen vergiler, düşük beyannameli mükellefiyet vergi farkındalığımızı yok ediyor. Oysa poşet olayında her markete gittiğimizde doğrudan ödemek zorunda kaldığımız “25 Kuruş” oldukça görünür nitelikte. Ayrıca her alışverişte bu poşet ücretine karşı bilincimiz pekişiyor. Bu ise tepkiye yol açıyor.

Peki poşet ücreti (vergisi) konusundaki bilinç ve tepki bize neleri öğretti?

1- 2019 yılında 25 kuruş olarak sabitlenen poşet ücreti enflasyona ve diğer pek çok unsurdaki fiyat artışına rağmen 2020 ve 2021 yılında da 25 kuruş olarak kaldı. Anlaşılan, vatandaşın tepkisi sonuç verdi. Poşetin ücretli hale getirilmesinden geri adım atılmasa da fiyattı sabit tutmak zorunda kaldılar. Tabi bunu yaparken, poşet içindeki Çevre Bakanlığına gidecek tutardan feragat yapılmaksızın, marketlere kalan tutar azaltıldı. Poşetin yükü, daha fazla marketlere yüklenmeye başlandı. Tabi poşet fiyat politikasına bakınca, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının çevre hassasiyeti mi zayıfladı, tepkiler mi etkili oldu diye sormadan geçemiyor insan. Bir süre sonra poşet vergisi, poşetin fiyatını aşarsa, marketlerin gizli gizli ücretsiz poşet vermeye başladığını da göreceğiz demektir. Mevcut durumda bile poşet başına markete kalan tutar 2 kuruş civarında.

2- Poşeti para ile alırken neden üzerinde marketin reklamı var diye sorduk. Bu tepkiye de kayıtsız kalamadılar. Eğer süre uzatılmaz ise 1 Temmuz 2021’den itibaren artık poşetlerin üzerinde market reklamı yer alamalayacak. Ücretli poşetlerin bir yüzeyinde sadece Bakanlıkça belirlenen sıfır atık logosu ve çevreci sloganların kullanılması zorunlu olacak. Ayrıca açık satılan gıdaların hijyenini sağlamak için satış noktalarında ücretsiz verilen plastik poşetlere alternatif olarak kağıt/karton içerikli torbaların da sunulması zorunluluğu getirilmiştir. 

3- Vergi bilincinin gelişmesi için vatandaşın ödediği vergiyi hissetmesinin ne denli önemli olduğunu bir kez daha ortaya koydu.

2020 yılındaki yaşanan tüm olumsuzlukları geride bıraktığımız, vergi bilincimizin arttığı, neye ne kadar ödediğimizi sorguladığımız ve ödediklerimizin hesabını sormaya başladığımız bir yıl dilerim.

Herkese mutlu yıllar.

01.01.2021

Dr. Ozan BİNGÖL

Başkent Üniversitesi Öğr. Gör.

NOT: Tüm hakları yazarına aittir. Yazar adı ve vergiyedair.com sitesindeki aktif linki belirtilerek kısmi alıntı yapılabilir. Yazardan izin alınmaksızın aynen yayımlanamaz veya farklı şekillerde kullanılamaz.  Aksi davranışlar için gerekli hukuki süreç başlatılır.

4 replies »

  1. Sayın Ozan BİNGÖL
    Ticari mülklerin kiralanmasında uygulanan stopajın %20 den %10 a indirilmesi konusundaki görüşlerinizi, bu uygulamanın adaletli olup olmadığı, mülk sahiplerinin zararı uğruna devletin indirim yapma hakının olup olmadığı ve bunun sonucunda kiracı ile kiraya verenler arasında çıkacak ihtilafları konu alan bir yazınızı bekliyoruz.
    Bu konudaki bir yazınız kiracı ve mülk sahiplerinin davranışlarına yön verecektir.
    Saygılarımla.

    Beğen

  2. Merhaba Ozan Bey

    memurların, işçilerin ve beyaz ve mavi yaka kısaca tüm çalışanların eğitim ve sağlık gibi harcamalarını vergilerinden düşmeleri için bir kampanya ya da dikkat çekici bir farkındalık yaratsanız ne kadar iyi olur. metro markete gidiyorum fabrika sahipleri evlerinin her türlü alışverişini bile şirket giderinden düştüğünü görünce kahroluyorum. bakın mutfak giderimiz için demiyorum. eğitim ve sağlık (kendi aile mensuplarım) giderlerimiz için böyle bir hak sınır olmaksızın tanınmalıdır bizlere de.

    Vergi İdaresinin görevini ciddiyetle yaptığını asla düşünmüyorum. vergi müfettişinde gelir uzman yardımcısına kadar hiç kimsenin ciddiyetle çalıştığını düşünmüyorum. şirketler her harcamasını gier göstersin düşsün ama maaşlı çalışan (kamu özel fark etmez) vergisini maaşını almadan ödesin. yok böyle dünya. adalet istiyoruz vergilemede. gücü nispetinde kim katılıyor vergilemeye. memur mu fabrika sahibi kalantorlar mı 🙁

    Saygılar
    ________________________________

    Beğen

    • Bilal Bey merhabalar. Bu konuda bizim öteden beri savunduğumuz “Beyannameli Mükellefiyet”tir. Çalışanlar da beyanname verecek, mümkün olan tüm giderlerini gösterecek, gerektiğinde iade alacak. Belirttiğiniz husus, “Ödenmesi gerekenden fazla vergi ödememe hakkı” olarak yurtdışı örneklerinde gördüğümüz en önemli mükellef hakkının hayata geçirilmesi için büyük öneme sahip. Selam ve saygılar.

      Beğen

Yorum bırakın