ÖTV

BİR KOYUNDAN İKİ POST YA DA ÖTV’NİN KDV’Sİ

Uzun yıllar önce kurduğum bir cümle vardı, “Parayı Lidyalılar, Vergiyi Sümerler, Verginin Vergisini de Türkler Bulmuştur” diye.

Yıllar geçtikçe benim bu sözüm sıkça söylenir oldu. Bizler yazdıkça söyledikçe halkta şu farkındalık oluşmaya başladı; Evet biz neden ÖTV’nin bir de KDV’sini ödüyoruz? Aslında sadece ÖTV’nin KDV’sini ödemiyoruz, birçok vergi resim harç ve benzeri yükümlülüklerin KDV’sini ödüyoruz. Konuya başlamadan önce yazının başlığı gereğince bu iki vergiyi bir hatırlayalım.

Öncelikle KDV yani Katma Değer Vergisi kanunu sene 1985’ten bu yana uygulamada olan bir dolaylı vergi kanunudur ve konusu Türkiye sınırları içerisindeki her türlü mal teslimi, hizmet ifası ve mal ve hizmet ithalatıdır.

ÖTV ise (bazıları tarafından deprem vergisi olarak bilinir ki; yanlıştır, aslında Marmara Depremi ile hayatımıza giren vergi, ÖİV yani Özel İletişim Vergisidir) bilinenin aksine 2002 yılında lüks tüketimi ve sağlığa zararlı bazı ürünleri vergilendirmek için uygulamaya konulmuş yine bir dolaylı vergi kanunudur. Şimdi gelelim ÖTV’nin KDV’sine;

KDV Kanununun 24. Maddesi bize yukarıdaki ifadeyi tamamen açıklamaktadır. İlgili maddede KDV’nin matrahına dahil olan unsurlar şöyle sıralanmıştır;

  • Teslim alanın gösterdiği yere kadar satıcı tarafından yapılan taşıma, yükleme ve boşaltma giderleri,
  • Ambalaj giderleri, sigorta, komisyon ve benzeri gider karşılıkları ile vergi, resim, harç, pay, fon karşılığı gibi unsurlar,
  • Vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerler.”

KDV’nin matrahına dahildir denilmektedir.

Yani bugün ödediğimiz elektrik faturasındaki TRT Payı da KDV’nin matrahına dahildir, doğalgaz faturamızdaki ÖTV de KDV’nin matrahına dahildir. Hal böyle olunca Deli Dumrul vergisi dediğimiz ve sadece kümesteki kazları yolmaya çalışan bir vergi sistemi ile karşılaşmaktayız. Daha önceleri de defaatle söylediğim gibi sistemin doğrusu dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içerisindeki payını minimum seviyeye çekerek gelir ve servet üzerinden alınan vergilerin payını arttırmakla sağlanacaktır. Burada temel prensip harcayandan değil de kazanandan vergi toplanmasıdır.

Vergi bir devletin temel geliridir ve toplanmalıdır ki Anayasa’nın 73. Maddesi aynen şunu ifade eder. “maliye politikasının temel amacı vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımıdır.” Yani vergiler adil toplanmalıdır. Bu hususta vatandaşın vergiler karşısında sorguladığı temel birkaç soru bulunmaktadır;

  1. Vergilerim nereye harcanıyor?
  2. Toplanan vergiler yatırıma ya da istihdama dönüşüyor mu?
  3. Vergiler sebebiyle üretimden uzaklaşılıyor mu?

Saysak, yazsak, söylesek günlerce bitiremeyeceğimiz bir konu vergileme, vergiler, vergi kanunları. Yukarıda kısaca açıkladığımız uygulamada görülen en basit örneklerden biriydi sadece. Ancak şunu artık bizlerde görüyoruz ki vatandaş vergiden değil verginin vergisinden mağdur! Umuyorum bizim bu gördüklerimizi yasa koyucularda en kısa zamanda görürler.

Bu yazıyı yazarken üniversitede hocamın “kümesteki kazlar” ifadesi aklıma geldi. Değerli büyüğüm, üstadım, uzun yıllar yol arkadaşlığı yaptığım hocam Şükrü Kızılot‘u yakın zamanda kaybetmiş olmanın derin üzüntüsünü hala yaşıyorum. Hocamın çok güzel bir sözü vardı; “Konuştuklarımdan pişman olduğum oldu da sustuklarımdan asla.”

Ruhun şad olsun hocam…

27.01.2019

Dr. Ozan BİNGÖL

Başkent Üniversitesi Öğr. Gör. 

 

3 replies »

  1. Hocam merhabalar. Elinize, kaleminize sağlık.
    Hocam bu durumun önüne nasıl geçebiliriz. Mesela ben 1 sınıf üniversite öğrencisiyim binaenaleyh ne yapmam gerektiği ya da nasıl yapmam gerektiği konusunda bir fikrim yok. Lütf edip cevap verirseniz müteşekkir olurum.

    Beğen

Yorum bırakın