Yazının başlığını görenlerin yorumunu şimdiden duyar gibiyim;
Hocam nefese de mi vergi var?
Aslında olay tam olarak öyle değil. Ancak uzun zamandır yazıp çiziyorum. Ülkedeki vergi oranlarından tutunda vergi politikalarına, sonuçlarına, yanlışlarına, doğrularına kadar söylüyorum. Amacım çok net, her vatandaşın üzerindeki vergi yükünü bilip, aslında bütçenin temel finansörü olduğunun farkına varması gerektiğidir. Neden böyle bir amaç edindim diye sorarsanız, o da çok net;
Vergi bilincine sahip her vatandaş kamu bilincine de sahip olacaktır, böylece yapılan tüm uygulamaları, harcamaları, siyasi-askeri-eğitim-ekonomik politikaları sorgulamaya başlayacaktır. Sorgulamadan kastım bilinçli bir vatandaş olarak örneğin, Osmangazi köprüsünün neden toplanan vergilerle yapılıp ücretsiz olması ya da makul bir ücretle geçilmesi gerekirken günlük 40.000 araç garantisi verilerek temel amacı kar elde etmek olan bir şirkete yaptırıldığıdır.
Örneğin kamu bilincine sahip, vergi ödeyen ve bunun farkında olan vatandaşın sorması gereken bir diğer soru;
Bir devlet iştiraki olan BOTAŞ’ın yani halkın vergileri ile kurulmuş olan BOTAŞ’ın vatandaşa en düşük maliyetle doğalgaz sağlaması gerekirken nasıl kurumlar vergisi rekortmeni olduğunu sorgulamasıdır. Bu arada temel amacı lüks tüketimi vergilendirmek olan ÖTV’nin neden doğalgazdan da alındığı ayrı bir muammadır. (Doğalgaz faturalarınızda görmediğiniz bir durumdur bu. Ürünün BOTAŞ çıkış fiyatına %2 oranında ÖTV eklenerek çıkış yapılır ve bunun bir de %18 KDV’si alınır. Sizler faturada sadece KDV kısmını görürüsünüz.)
Ya da elmasta, pırlantada, yatta, kotrada, teknede 0 olan ÖTV’nin tıraş köpüğünde %6,7, güneş kreminde %20, cep telefonunda %25 olmasının sebebini sorgulamasıdır. İşte vergi bilinci bunun için gereklidir. Aynı zamanda bu bilinç vergi ahlakının da öğrenilmesinde ve geliştirilmesinde önemli bir faktördür.
Bu kadar girizgahtan sonra akıllarınızdaki soru yine yazının başlığı olduğunu hisseder gibiyim. Bu kadar vergi öderken, doğumdan ölüme, ekmekten suya her şeye vergi verirken bir de nefese mi vergi ödeyeceğiz?
Evet bugün ülkemizde nefes egzersizi ve nefes terapisi gün geçtikçe yaygınlaşan ve talebi her geçen gün artan bir eğitim haline gelmiştir. Tabii ki bunun bir katma değeri olması da kaçınılmazdır. Ülkemizde nefes egzersizi ve nefes terapisi %18 KDV’ye tabi tutulmaktadır. Biraz mübalağa, biraz latife ederek attığım başlığın içeriği budur. Nefesin vergisi var mı sorusunun yanıtıda budur.
Bu konu ile birlikte dikkatinizi çekmek istediğim asıl nokta KDV ve KDV benzeri dolaylı vergilerin hayatımızdaki yeridir. Bakınız 2016 yılında toplam vergi gelirlerimizin %68,8’i dolaylı vergilerden oluşmaktadır. Toplam 458,7 milyar lira vergi gelirimizin sadece 251 milyar lirası iki dolaylı vergiden KDV ve ÖTV’den elde edilmiştir. Devletimizin, vatandaşın hissetmediği, ürünün satış fiyatı içerisine verginin gizlendiği ve tahsil imkanı kolay olan bu tarz dolaylı vergilerden vazgeçmesi mümkün görünmemektedir. Hayatımızın her alanına sirayet etmiş olan bu dolaylı vergilerin artarak devam etmesinin tek sonucu vergi adaletsizliğinin ve gelir dağılımındaki eşitsizliğin tetiklenerek artması olacaktır. Dolaylı vergilerin oranı böyle yüksek olduğu sürece ülkemizde vergi adaletinden bahsetmek hayal olmaktadır. Nihai hedef, en doğru vergi politikası harcayandan değil kazanandan vergi toplanmasıdır.
Sözlerimi tamamlarken Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 01.11.1936, T.B.M.M., 5.Dönem, 2.Toplanma yılını açarken yaptığı şu konuşmayı sizlerle paylaşmak istiyorum;
“…Vergi usullerinin ıslahı çarelerinin aranmasına da ehemmiyetle devam olunmalıdır. İyi usul ve iyi tatbikin memnun edici neticelerini vatandaş, hiç bir işte vergi mevzuu kadar hassasiyetle takdir etmez.
Hayatı ucuzlatmak icap ettikçe, vergileri indirmek siyasetine de devam edeceğiz…”
Ozan Bingöl
Kategoriler:YAZILAR