Vergi Uzmanı
Değişim hızının geometrik olarak arttığı bir çağda yaşıyoruz. On beş yıl önceki bir cep telefonunu artık müzede görebiliyoruz.
Ancak ülkemize has bazı alanlar var ki, ileri gitmek bir yana bin yıl öncesinin bile gerisine gidiyoruz.
Sözü uzatmayayım. Aşağıda iki örnek vereceğim. Birincisi, 11. yüzyılda Nizamü’l-Mülk tarafından kaleme alınan “Siyasetname” adlı eserde geçen çiftçilerin vergilemesi ile ilgili kısım. Diğeri ise 21. yüzyıl Türkiye’sinde çiftçimizin vergi ile imtihanına ilişkin.
BİN YIL ÖNCESİ…
Önce Sultan Alparslan, sonra da Melikşah’ın vezirliğini yapan ve ülke yönetimi tecrübelerini Siyasetname adlı eseri ile günümüze kadar ulaştıran Nizamü’l-Mülk; Eserin “Padişahın Divan-ı Mezâlime Oturuşu, Adalet, Güzel Ahlak ve İyiliğin İcrası” başlıklı Üçüncü Faslında vergi tahsildarları ile ilgili bakın neler söylüyor?
“Görevlerini icra eden memurlara Allah’ın kullarına kibar davranmaları, aldıkları haraç ve öşürü nezaketle istemeleri, mahsulleri toplamadıkları sürece onlardan mal talep etmemeleri gerektiği salık verilmelidir. Çünkü tahsildarlar vaktinden evvel mal isterler ise reaya elindekini yarı fiyatına satmak zorunda kalır, zahmete sokulur. bu durumda o işten zarar eden halk perişan ve avare olur. Ve dahi, raiyyetten öküz ve tohuma muhtaç olacak kadar fakr ü zarurete düşen olursa yerinden yurdundan cüda düşmesin, günlerini huzur içinde geçirsin diye vergi memurlarına, böylelerine ödünç vermeleri ve işlerini kolaylaştırmaları salık verilmelidir.”
Vergi alırken nezaket, verginin alınacağı zaman, mükellef tahsildar ilişkisi, gerçek hayatın gereklerini dikkate alma gibi tüm hususlar bir paragrafta var. En önemlisi, verginin gelir elde etme fonksiyonunun tek ve nihai amaç olarak görülmemesidir. Vergi uğruna mükellefi yok etmemek gerektiğini, mükellef kazansın ki ben de kazanayım mantığının hakim olduğunu görüyoruz. Çiftçinin ekip biçmesi, hayvancılık yapması, yurdunda kalmasına verilen önem öne çıkıyor. Bu nedenle, bırakın vergi almayı zor duruma düşmüş çiftçiye destek olunması ve kolaylık gösterilmesi öğütlenmektedir. Tüm bu görüşler ne zaman dile getiriliyor? Günümüzden neredeyse bin yıl önce.
VE BİN YIL SONRASI…
Şimdi gelelim 10 asır sonrasına, 21. yüzyıla. Türkiye’de ekilebilir tarım alanları azalıyor. Çiftçi toprağına küsüyor. Çiftçinin maliyetleri artarken ürünü elinde kalıyor, para etmiyor. Aradakiler kazanırken çiftçi kaybediyor. Tarım politikaları nedeniyle çiftçimiz, tüketicimiz, ekonomimiz kaybediyor. Küçük bir kesim dışında herkes kaybediyor.
Bu ortamda çiftçimiz ÖTV ve KDV’li mazot alıyor. Gemi sahiplerine sağlanan ÖTV’siz mazot imkanı çiftçimizden kıskanılıyor.
Kendisine verilen tarımsal destekler üzerinden bile vergi kesintisi yapılıyor.
Borcunu ödeyemeyen çiftçilerin çoğu icra takibinde. Traktörüne bile haciz konuyor.
Çiftçi toprağa küsüyor. Tarım politikamız iflas ediyor.
İnsan ister istemez düşünüyor, bin yıl öncesine ait yaklaşım, politika ve önerilerden bile neden uzağız? Ve nasıl oluyor da tarımda bin yıl öncesinin gerisinde iken, aya gitme hayalleri kurabiliyoruz.
02.04.2021
Aşağıda çiftçiye yapılan tarımsal desteklerden yapılan kesintiye örnek veriyorum. Bir an önce bu uygulamaya son verilmesini de yetkililerden talep ediyorum.

Kategoriler:vergi politikaları
2 replies »