BÜTÇE

ÖDEDİĞİMİZ HER YÜZ LİRA VERGİNİN 16 LİRA 8 KURUŞU FAİZE GİDİYOR.

Vergilerimiz Nerede? sorusunu sormak, demokratik bilincin gelişmesi için olmaz ise olmazdır. Bu nedenle ben de sürekli olarak bu soruyu soruyorum.

Aşağıda bu sorunun %16’lık kısmına cevap bulacaksınız. Diğer kısımlarına ilişkin yazıları da ilerleyen günlerde sizlerle paylaşacağım.

Ödediğimiz vergiler kimlerden, hangi mal ve hizmetler üzerinden, hangi oranda alındığı; kimlerin vergi ödediği ve kimlerin de ödemediği kadar önemli bir konuda bu vergilerin nerelere harcandığıdır.

Dar gelirlinin tüpünden, tenceresinden, dolabından alınan vergilerin her kuruşunun hassas bir şekilde harcanması, en uygun alanlara tahsis edilmesi gerekir.

Peki, Türkiye’de durum nedir? Bu konuda vergi gelirlerimizin ne kadarının faize gittiğine ilişkin aşağıdaki rakamlar çok olumsuz bir tablo çiziyor. 2020 yılında asgari ücretliden, ekmekten, sudan, sütten, arabadan, doğalgazdan, neredeyse aldığımız nefesten toplanan her 100 lira vergimizin 16 lira 8 kuruşunu faize ödedik.

2006-2020 döneminde ödediğimiz vergilerin 905.2 milyar lirası faiz ödemesine gitmiştir. Dile kolay 905,2 milyar. Bu para ile neler yapılırdı? sorusunun cevabını sizlere bırakıyorum.

Vergilerimizden ödenen faizlerin yıllar itibariyle dağılımı aşağıda sunulmuştur.

Şekil 1: Yıllar İtibariyle Merkezi Yönetim Faiz Giderleri (2006-2020)

2020 yılında tüm kurumlardan 105 milyar lira vergi toplarken, faiz gideri olarak yaptığımız ödeme 134 milyar lira olmuştur. Asgari ücretliden, diğer çalışanlardan, memurdan, esnaftan, gerçek kişi tacirden, imalatçıdan, serbest meslek erbabından ve daha pek çok mükelleften 2020 yılında 158,8 milyar toplanmıştır. Bunu toplamak için çok sayıda maliye çalışanı da görev almıştır. Buna karşılık bu tutarın 134 milyarını bir kalemde faize vermişiz. Bu yüke niçin katlandığımızın üzerinde uzun uzun düşünmek gerek.

Ödediğimiz vergilerin yüzde kaçının faize gittiğini ise aşağıdaki tablodan görebilirsiniz:

Şekil 2: Ödediğimiz Her Yüz Liranın Kaç Lirası Faize Gidiyor?

Yukarıdaki grafik faiz giderlerinin vergi gelirlerine oranında 2017 yılına kadar olan düşüş trendinin bu yıldan itibaren tersine döndüğünü ve son iki yılda ise ciddi bir yükseliş ivmesi kazandığını göstermektedir.

Bir ülkenin yüksek faiz yüküne katlanması, ekonomi yönetimi dahil yönetim kalitesinin, hukuk sisteminin, siyasal sistemin, öngörülebilirliğin, şeffaflığın, yatırım ortamına uygunluğunun göstergesidir. Çünkü bu alanlardaki her eksiklik, aksaklık, yanlışlık faiz yükündeki artış ile kapatılmaya çalışılır.

Asgari ücretlinin, memurun, esnafın, tüccarın, sanayicinin sırtındaki vergi yükünü azaltmak istiyorsak her şeyden önce ülkemizde yönetim kalitesini, belirliliği, öngörülebilirliği, şeffaflığı, adaleti, hukuk sistemini geliştirerek işe başlayabiliriz. İnanın çok daha az maliyetli ve vatandaşın sırtındaki vergi yükünü çok daha hızlı hafifletecek bir formül. Ama bu formülün olmazsa olmazının “SAMİMİYET” ve “İNANDIRICILIK” olduğunu akılda tutmak gerek.

Dr. Ozan BİNGÖL

Vergi Uzmanı

NOT: Tüm hakları yazarına aittir. Yazar adı ve vergiyedair.com sitesindeki aktif linki belirtilerek kısmi alıntı yapılabilir. Yazardan izin alınmaksızın aynen yayımlanamaz veya farklı şekillerde kullanılamaz.  Aksi davranışlar için gerekli hukuki süreç başlatılır.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s