Doğumdan ölüme, iğneden ipliğe her şeye vergi ödüyoruz. Elbette kamu hizmetlerinin sunumu için vergiler vazgeçilmez. Ancak bu ödediğimiz vergilerin hesabının sorulmayacağı anlamına gelmez.
Tabii, cebimizden çıkan sadece vergiler olsa en azından bir kısmını bütçede görüp hesabını sorma refleksinde bulunabiliriz. Yani bugün bir asgari ücretli 365 gününün 128 gününü sadece doğrudan ve dolaylı vergiler için çalışmış olmakta. Bunun dışında neredeyse birçok ürün ve hizmet için ise ayrı isimler ve adlarla bir sürü bedeller ödüyoruz. Sistem kullanım bedelinden tutun da YEKDEM katkısına, sayaç okuma bedelinden tutun da döner sermaye bedeline kadar. Ödediğimiz milyarlarca vergi yetmiyormuşçasına kamudan aldığımız hizmetler için tekrar para ödüyoruz ve bunu fark etmiyoruz. Fark etsek de soramıyoruz. Bütçede göremiyoruz.
E o zaman bugüne kadar vergiden payına düşeni alanlar gelirden payına düşeni de almalılar dediğimizde de edepsiz oluyoruz!
Demek ki, bu vergi yükü altında ezilen, her şeye başka adlarla birçok kalemde tekrar para ödemek zorunda kalan bizlerin payına yoksulluk, imtiyazlı bir kesimin payına da tüketemeyecekleri kadar varsıllık düşecektir.
Bakalım bizim payımıza düşenlere;
- Cep telefonu alıyoruz, Kültür Bakanlığına pay, TRT’ye bandrol bedeli ödüyoruz.
- Poşet alıyoruz, Çevre Bakanlığına Geri Kazanım Katılım Payı ödüyoruz.
- Otomobil alıyoruz, radyosu var diye TRT’ye pay ödüyoruz.
- Akaryakıt alıyoruz, EPDK’ya pay ödüyoruz.
- Yurtdışına çıkarken çıkış harç pulu alıyoruz, TOKİ’ye pay ödüyoruz.
- Müze bileti alıyoruz, Belediye’ye pay ödüyoruz
- Sinemaya gidiyoruz, Türk Hava Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfına pay ödüyoruz.
- Ehliyet alıyoruz, Polis Teşkilatını Güçlendirme Vakfına pay ödüyoruz.
- Belediye alt yapı yapıyor, biz kanalizasyon harcamalarına katılma payı ödüyoruz.
- Gümrük vergileri yetmiyor, iki kuruşluk posta ile alışverişe Gümrük Sunum Ücreti ödüyoruz.
- Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunu Kurum Masraflarına Katkı Payı ödeniyor.
- Evde elektrik düğmesine basıyoruz, TRT’ye Elektrik Payı ödüyoruz.
- …
Liste gittikçe uzuyor. Ancak temel sorun şu ki geldiğimiz noktada verginin vergisinin vergisini ödüyoruz ama yine de yetiremiyoruz. Pay ödüyoruz, harç ödüyoruz, döner sermaye ödüyoruz, resim ödüyoruz, prim ödüyoruz, zorunlu bağışlar yapıyoruz…
Ödedikçe ödüyoruz ve de bu paraların akıbetini soramıyoruz. Sanki yeni düzen kölelik sistemi gibi. Hatta Ezra Pound’un bir sözü vardı bu konuya dair; “Köleliğin kaldırılması birilerinin vicdanıyla ilgili değildi. Kölelik, zenginlerin çalışanlarını gözetmek zorunda olmadığı yeni endüstriyel sistemden daha az kârlı bir hale gelmişti.” diyordu. Aslında bakıldığında çok doğru bir tanımlama olduğunu görmekteyiz şu günlerde.
Son olarak yazıyı sonlandırırken sizlerden bir istirhamım olacak. Aşağıdaki soruları lütfen çevrenizdeki herkese sorun, çünkü gerçek demokrasi serüvenimizin uçan kanatlarıdır bunlar.
Geçen yıl sadece vergi olarak 673 milyar lira para ödeyip; Neden hala özel güvenlikli sitelerde oturmak zorunda kalıyoruz?
Köprüye yola neden tekrar para ödüyoruz?
Neden özel okul ve özel hastane girdabına dahil olmak zorunda kalıyoruz?
Neden özel sağlık sigortası yaptırıyoruz?
Bireysel emeklilik diye özel sektöre neden bel bağlıyoruz?
Ve neden vergi ödeyicisi olarak sosyal bir devlette eşit ve ücretsiz almamız gereken her şeye tekrar para ödüyoruz?
Unutmayınız ki; halkça ödenen her şeyin, hakça paylaşılması ödenenlerin hesabının sorulma olgunluğuna ulaşmaya bağlıdır. Bu olgunluğa ulaşmanın ilk basamağı nereye, niçin, ne kadar ödediğimizi bilmektir. Sonrasındaki aşama ise, ödediğimiz vergilerin nerelere, kimlere, nasıl harcandığının kurumsal mekanizmalarla sorulacağı bir sistemi inşa etmektir. Çünkü, vergilerin toplanması, nelerin istisna, kimlerin vergiden muaf tutulacağı hususu ile toplanan vergilerin harcanması kişilerin keyfine, vicdanına bırakılamayacak kadar önemlidir. Kurumsallaşma, etkin denetim mekanizması, hesap verebilirlik ve sorabilirlik, şeffaflık olgun demokrasilerin ve ileri toplumların vazgeçilmez unsurlarıdır.
04.08.2020
Başkent Üniversitesi Öğr. Gör.
NOT: Tüm hakları yazarına aittir. Yazar adı ve vergiyedair.com sitesindeki aktif linki belirtilerek kısmi alıntı yapılabilir. Yazardan izin alınmaksızın aynen yayımlanamaz veya farklı şekillerde kullanılamaz. Aksi davranışlar için gerekli hukuki süreç başlatılır.
Kategoriler:GENEL
Yazınızda anlattıklarınız bütün olumsuzlukların cevabı yine yazınızın sonunda yer alıyor. Vergilerin hesabının sorulması olgun demokrasi ve ileri toplumların işidir. Önceden devlet vergilerin harcanmasında özen gösterirdi.
Şimdilerde ise toplanan vergi vergi adı altında toplanmıyor. Katkı payı, şu vakıf bu vakıf adı altında paralar ödüyoruz. Toplanan paraların hiçbiri yasal değil veya bir kararname, tüzük bilmem ne ile yasal hale getiriliyor.
Devlet yönetiminin ne olduğunu 15 Temmuz’da gördük. Devlet değişiyor. Aynı zamanda bu uygulamalar iş bilmeyen devletin yaptığı uygulamalar verdiği saçma sapan sözler…
Devletin küçülmesi gerekir. Her köşe başında devlet olmaz.
BeğenBeğen